- [email protected]
- 0533 0589 688
- Hoş geldiniz.
-
-20%
Yüzsüz Hayat
0İmkânsız bir aşkın, kanla mühürlenmiş bir kaderin, karanlıklarla çevrili bir dünyanın hikâyesi… Güç, tutku, ihanet ve aşkın sarmalında sıkışıp kalan Yusuf ve Nâre’nin etkileyici yolculuğu, okuyucuyu derin bir vicdan sorgulamasına sürüklüyor.
Törelerin gölgesinde, sınırların ötesinde bir hayatta, bir kadının yüzüne kazınan acı ve bir erkeğin aşkı için göze aldıkları… Kaderin çizgileri, bazen yüzümüzde değil, kalbimizin en derin yerinde şekillenir.
Yüzsüz Hayat, gerçeğin ve kimliğin peşinde, zamana ve acıya karşı direnişin hikâyesi… Adnan Gerger’in güçlü kaleminden, hafızalardan silinmeyecek bir roman.
“Silah çekildi mi tetik düşer. Peki, aşk? O hangi tetiği çeker?” -
-20%
Bir Adı Cehennem (Dersim’in Dört Sırrı)
0Munzur’un sularında yankılanan ağıtlar, yıllar boyunca dile getirilemeyen gerçekleri haykırıyor. Aşkın, direnişin ve kaybedilenlerin izinde, tarihle ve hafızayla hesaplaşan Leyla, ülkesinin üzerine çökmüş cehennemin kapılarını aralamaya çalışıyor.
-
-20%
Dokumacı Kuşlar
0Dokumacı Kuşlar, hayallerin gerçeklerle çarpıştığı anların hikâyesi. Mutlak bir huzursuzluktan kurtulmaya çalışırken muğlak yollara dökülenler, yolun sonunda kendileriyle karşılaşırlarsa hiç şaşırmamak gerek buna. Çünkü şaşkınlık, ağır gelir insana. Remzi Karabulut, diş turşusundan kirli gömlek salatasına, tırnak tuzundan deri sarmasına, don grisinden tırtıllara, gece gölgesinden haz tüyüne, yaralı bıçağa, çıplak siyaha kadar; hem hepsini kapsayan hem hepsini yadsıyan açık bir resim sunuyor okura. Hem okunması hem görülmesi için.
-
-20%
Herkesin Doğusu
0Bir şeftali tomurcuklanmıştır yaşlı bir dalda, iki taş arasından sürgün vermiştir bir ot. Ömrünü tüketen bir su damlası buharlaşıyordur o süzülürken. Bir kadın son kez bakıyordur ellerine, bir gül yaprağını döküyordur, bir fil doğduğu gibi ölüyordur ve bir kuş havalanıyordur o anda. Varlığın bilmezse özün bilir, sezersin, belli belirsiz hafiflersin, demiştim. Elin elimdeydi. Kaç kere öpmüştün sonra beni. Gülüşmüştük. İnanmayınca gülecek yer arıyordu insan herhalde. Kurdun kuşu öptüğü nerde görülmüş Yusuf?
-
-20%
At Kadar Hırçın Geyik Kadar Yabani
0Herkesin kirpiği vardır. Kiminin uzun kiminin kısa. Benim kirpiğim kısa. Güze kırpılı. Bahara kırpılı olaydı, olaydı da. Şimdi tenim gibi kirpiklerim de terler. Uçlarından damla damla terler. Eyleşip dururum ben de kendimle. Alnımda, kirpiklerimde biriken terleri siler de silerim. Bir keresinde alnıma bir kelebek konduydu, güze kırpılıyım ya baktım hemen onun alnına, kirpiklerine. Alnında, kirpiklerinde terler. Uç dedim git buradan. Kelebekcik üç tur attı da çevremde konuverdi bir dala. Ardından kayboldu. Anlatacak bir şeyim vardı da benim…
Kirpiklerim kirpiklerime değer -
-20%
Bir Zambağın Hikayesi
0Bir Zambağın Hikayesi, yayımlandığı dönem için kelimenin tam anlamıyla çılgınca bir çıkıştır. Öyle ki yazar buna ilk basımda adını yazmaktan çekinir. Ancak daha sonra, bu eserin müellifi olduğunu saklamaz. Kitabın neşrinin birtakım geri dönülemez etkileri olur. Bunlardan ilki Mehmet Rauf’un meslek ve edebiyat hayatında yarattığı yıkımdır. Kitabın yayımlanmasıyla birlikte Mehmet Rauf askerlikten atılır, hatta yargılanarak cezaya çarptırılır ve hapis yatar. Eylül romanıyla edebiyat dünyasına yakaladığı şöhret ve itibar da bir anda yerle bir olmuştur. Hatta alay konusu edildiği bile kaydedilir. Öte yandan bu novellanın neşrinin yarattığı bir diğer etki de okur kitlesinin ona olan teveccühünün bilinen sınırları aşmasıdır. Kitap, basılı kopya yetişmediğinden ve tabii böyle “adı çıkmış” bir kitabı güle oynaya gidip satın almak da biraz yürek istediğinden olacak, el yazısıyla teksir edilerek elden ele dolaşır.Hatta kitaba sahip olanların, tıpkı video kaset ya da CD, DVD kiralayan dükkânlar gibi, onu okurlara kiraya verdiği, böylece kitabın toplamda ne kadar bir okura ulaştığının asla tam manasıyla kestirilemeyeceği de söylenenler arasında.
Mahir Ünsal Eriş
-
-20%
Kâtip Bartleby
0Bir hukuk bürosunda sessizce çalışan bir katip: Bartleby. Başlarda işini titizlikle yapan, çalışkan ve örnek bir çalışan olan bu gizemli adam, bir gün kendisinden istenen işleri soğukkanlı bir ifadeyle reddetmeye başlar: “Yapmamayı tercih ederim.” Hatta işvereni tarafından işten atılmayı bile reddeder.
Herman Melville’in, modern bireyin yalnızlığına ve itaatin sorgulanmasına dair zamansız anlatısı Katip Bartleby, pasif direnişin ve sivil itaatsizliğin ikon karakteridir. Okuyanı insan doğası, özgür irade ve yabancılaşma üzerine düşünmeye davet eden Katip Bartleby, yalnızca bir adamın hikâyesi değil, aynı zamanda her çağda yankılanan bir varoluş çığlığıdır. Bireyleri bir makinenin dişlilerine indirgeyen modern toplumun otopsisidir. -
-20%
-
-20%
Körfezde Sıkıyönetim
0Sıkıyönetim var, hiçbir yere gidemezsiniz, İlçe’ye falan gidemezsiniz, Köy’e bile gidemezsiniz, hatta Site’nin dışına çıkamazsınız. Küçük parktaki üç arabayı başıyla işaret ederek, Jeo’nun arabası su deposunun altındaydı, sakın ha, yasak demek istiyordu. Canavar en
saf haliyle, denize giremeyecek miyiz diye sorunca Yüzbaşı, girin canım, ne ilgisi var gibisinden mırıldandı gülüşmelerin arasında, sonra anımsayarak ama Site’nizin önündeki kumsaldan da ayrılmayın, sakın kumsalda ateş falan yakmayın geceleri diye belirtince derin bir suskunluk oldu gençlerin arasında. -
-20%
Sıfırın Melodramı
0Bizi Bakışlarını sevgiye doğru çevirdikçe, hep mi düşer gözlerinden aşağı bir uçurum kelebeği? Bu sorunun cevabını arayanlar asla bulamayacaklar ama başka sorularla karşılaşacaklar Sıfırın Melodramı’nda. Bazen şatafatlı bazen müzmin; her şeye rağmen can havliyle değil, iklimi değiştiren beyaz harflerle yazılmış şiirler. Dahası; şiirler sağanağı.
-
-20%
Kırdım Alyans Parmağımı
0Hayata unutma mesafesinden bakan ama çaresizce hatırlamanın uçurumuna düşen fırtınalı şiirlerle karşılıyor bizi Bahtiyar Kaymak. Kırmızı güllerle değil; mor bir alyans parmağıyla! Dünyanın bütün su yollarında akan, hiçbir dokunuşun müptelası olmayan ne mahcup ne turuncu bir evrene çağırıyor okuru; kendi de aşkı aramak için bir yangın merdivenine tırmanıyor pervasızca.
-
-20%
Uzlaşmaz
0Bizi alışılmadık meleklerle tanıştıran, uzlaşmaya çalışmayan; aksine, uzlaşmamayı seçen bir dil serüveni. Yeryüzünün çiçekler için hiç de fena bir yer olmadığını bilen bir şairin kaleminden çıktığı hemen anlaşılıyor. O yüzden, her hevesli göçebe gibi yüzünü kendine değil, budana budana, eksile eksile çoğalması gereken şey’lere dönüyor. Zaten başka ne var ki yapılacak, en iyi vahşilerin cirit attığı şu kırılgan yeryüzünde?